Felsefe Neden Grek'te Ortaya Çıktı?
FELSEFE
TARİHİ
İLKÇAĞ
FELSEFESİ
MÖ
6. YÜZYIL-MS 2. YÜZYIL FELSEFESİ
FELSEFENİN
ORTAYA ÇIKIŞI
Felsefe insanın
kendini, toplumu, evreni anlama ve açıklama çabasının sonucudur. Felsefe asıl
olan hakikatin aranma çabasıdır. Gerçeğin doğru bilgisini bulma çabasıdır.
Felsefe, erdemli yaşamı bulma yoludur. Felsefe yolda olmaktır.
MÖ 6.yy’a doğru
Anadolu ve Akdeniz kıyılarında medenilerin etkileşimi ile felsefenin ortaya
çıktığı kabul edilir. Filozoflar ele aldıkları konular üzerine sistemli,
tutarlı ve akla dayalı düşünceler üretmiştir. Filozofların öne sürdüğü konular
bugün hala tartışılmakta ve güncelliğini korumaktadır. Felsefenin ortaya
çıkması ve sistemleşmesinde bazı filozoflar öne çıkar.
İlk Medeniyetlerin Felsefenin Doğuşuna Etkisi
Medeniyetlerde felsefi düşünce gelişmeden önce mitos, masal, mistik öğreti ve deneyimler(tecrübeler) her medeniyetin belirli bilgi birikimini oluşturmalarını sağlamıştır.
Felsefi düşünce
“Antik Yunan”da sistematik hale gelmiştir.
Sümer,
Mezopotamya, Mısır, Çin, Hint ve İran medeniyetlerindeki kozmos (evren) ve
erdem anlayışları felsefi düşüncenin gelişiminde etkili olmuştur. Bu medeniyetlerin
varlık, bilgi ve değer alanındaki görüşleri felsefenin ortaya çıkmasını
sağlamıştır.
Peki
Felsefe Neden Mısır da değil Grek de ortaya çıktı?
Mısır medeniyeti,
günümüz Batı medeniyetinin temellerinden birini oluşturmaktadır. Bir serüven
olarak yer almanın toplandığı açık bir örnek Batı medeniyet tarihidir. Mısır ve
Babil matematik, geometri ve astronomide çok ileri düzeyde olmasına rağmen,
felsefe niçin Grek’te alevlenmişti? Mısırlıların Greklere çok ders verdiği
doğrudur, ancak Mısır “felsefi meşaleyi” tutuşturacak kıvılcıma sahip değildi…
Neden?
Çünkü
“Greklerin kendi sözcükleri, philosophia’da somutlaştırdıkları bilgi ve
hakikatin (doğruluk) kendisine yönelik güçlü sevgisi onlarda yoktu. Felsefe (ve
kuramlık bilimler) yararcı güdülerle ancak kösteklenebilir, çünkü felsefe
dolaysız deneyim dünyasını soyutlamayı, daha kapsamlı bir genellemeyi ve saf
kavramlar alanında aklın serbest bırakılmasını gerektirir, oysa pratik amaçlara
boyun eğildikçe bunlar sağlanamaz. Felsefe, insan yaşamının gereksinimlerine ya
da rahatlığına yönelik bir talepten doğmadı. Bu taleplerin karşılanmış olması
felsefenin varoluşunun ön şartıdır.”
Mısır
ve Mezopotamya halkları bilgiyle sırf bilgi olduğu için değil, uygulamalık
(pratiklik) bir amaca hizmet ettiği sürece ilgilendiler.
Grek’de
ise felsefe, tanrılar karşısında ya bilinemezci ya da tamamen eleştireldi. Bu
yorumlamaya göre Grek dışındakiler “neden” sorusundan uzaktalar.
Mısır insanı ateşin yararlı bir araç olduğunu bilir, ateşle tuğlaları sertleştirir ve sağlamlaştırır, evini ısıtır, kumu cama dönüştürür, çeliği tavlar ve madenleri filizlerinden ayırır. Mısırlı sonuca bakar, Yunanlı ise (Grek) tüm bunların yanı sıra ateşin doğanının ne olduğunu, ateşin mahiyetini, özünü, ateşin ateş olarak özellikleri nedir? Şeklinde sorular sorar. Bilim ve felsefe insanların bütününü kuşatan sorular sormasıyla ve bunlara yanıt aramasıyla başlar. “Var olanların genesis’i nedir? Yani var olanlar en başta neredeydi, nereden geldi ve şimdi neden oluşuyorlar?”
Yazılı
kültüre Sümerlilerin çivi yazısı ve Mısırlıların hiyeroglif yazısı (nesnelerin
resimlerine dayanan yazı) geçildiği kabul edilir. Felsefi düşünceler için de bu
kültürler ilkler olarak kabul edilir. Sümerlilerin Gılgamış Destanı yazılı
kültürün ilk edebi eseridir.
İlk
medeniyetlerin matematik, geometri, astronomi gibi alanlarda ilerlemeleri
mitolojik açıklamaların dışına çıkmasına olanak sağlamış, bu da felsefenin
ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Felsefeye kaynaklık yapan eski inançlarda
bulunmaktaydı.
Yorumlar
Yorum Gönder